Teknoloji mi samimiyet mi

Birçok platformda yıllardır kuvvetle vurgulanmaya çalışılan daha hızlı, pratik, başarılı, hatasız, müşteri ve memnuniyet odaklı ve sürdürülebilir hizmet verebilmek için dijitalleşme, profesyonel marka yönetiminin teknik ve uzmanlarca kontrol altında, planlı yürütülmesi gerekliliğidir.

İnkar edemeyeceğimiz bir gerçek de, bugün teknik dille ifade ettiğimiz bu ve diğer tüm mükemmeli hedefleyen adımların, aslında sektöre uzun yıllar emek vermiş esnafımızındoğal alışkanlıkları arasında olduğudur.

Bugüne kadar kişi, belki hizmet ağını profesyonel hale getirmek için teknik bir alt yapıyla henüz tanışmamış ya da kullanmayı tercih etmemiş, ihtiyaç olmadığını düşünmüş, ilave maliyet yaratmak istememiş olabilir. Resmin geneline baktığımızda ise bu kişiler, uzun yıllardır gözlemleriyle, detaylardaki özeniylevekendi yöntemleriyle bir şekilde sistemlerini kurmuşlardır.

Bugün robotların, makinelerin, bilgisayar programlarının çok kısa sürelerde üretebildiği,karşılaştırabildiği bilgilerin kullanımındaki benzerlikleri, bugün birilerinin samimi iş yapış şekillerinde de görmek mümkün değil midir?

Teknik süreçleri kullanarak sonuçlara ulaşmak, hizmet alan kişi veya işletmenin geçmiş alışkanlıkları ve çalışma şekillerini değerlendirerek, geleceğe dair alternatif fırsatları, önerileri, dikkat edilmesi, güncellenmesi gereken noktaları, beklentileri, ihtiyaçları vb. öncelikler değişse dahi asla atlamayacağı detayları bize sunmaya yarar. Teknolojiyi, sürdürülebilir memnuniyet ve yukarı yönlü verimlilik için kullanmak her zaman gereklidir, ihtiyaçtır, önemlidir.

Peki diğer taraftan baktığımızda,hangimiz kabul etmeyiz ki örneğin, yıllardır mahalle kasabımızın iş yapma şeklinin, aslında bu teknolojik süreçlerin kullanımıyla benzerlik arz ettiğini.

Mahallemizin kasabı her zaman bilir, değil mi? Kimin haftada kaç uğradığını, ne alacağını, etin hangi halini tercih ettiğini.

Hep onlardan duymaz mıyız? ‘Yoktun ne zamandır, nerelerdeydin’; ‘Bak şu yeni geldi, sizin ev sever, sarayım mı bir kilo’; ‘Kemikleri de ayırdım, sizin mahallenin köpeklerine verirsin yine.’ …

Kuaförümüz bilir… Hangi rengi sevdiğimizi, moralimizi, hikayelerimizi, bazen biz çok istesek de uymaz, moda olmuş akıma, bazen biz demesek debizden önce düşünür, sunar önerilerini.  

Hep gittiğimiz kitapçı bilir…. Bir önce ne okuduğumuzu, hangi kitaplardan keyif aldığımızı…Hangilerinin raflara gelmesini beklediğimizi, kendi okuduğu eğer bize de uygunsa seve seve anlatır, paylaşır duygusunu.

Her sabah uğradığımız kahvecimizde, arada gittiğimiz balıkçımız da bilir ne sevdiğimizi.Kahvemizi sade yapar biri bize sormadan, bir diğeri zaten geleceğimizi bildiğinden ayarlamıştır çoktan sevdiğimiz masamızı, mezelerimizi, balığımızı…

Onlar hep bilirler muhtemel beklentilerimizi, tercihlerimizi… Biz kapıyı araladığımızda güler yüzle karşılarlar, hal hatır sorarlar, bizi anlamaya tanımaya çalışırlar.Yıllar içerisinde ortaklıklar geliştirirler, tuttuğumuz takımı, siyasi görüşlerimizi bilirler. İşlerimizin nasıl gittiğini de, çocuğumuzun okul durumunu da, sağlık sıhhatinizi de bilirler.

Sözün özü, teknolojik ve danışmanlık içeren desteklerden faydalanmak kritik olmakla birlikte, ‘’benim esnafım, benim müşterim’’ algısını kaybetmeden samimiyetle harmanlanan her hizmette süreklilik de, verimlilik de, başarı da, bağlılık da kaçınılmazdır.

 

26 Nisan 2024